Yazar: İlayda ÜSTÜNBAŞ
Her insanın dünyaya gelmesinin bir amacı vardır. Kimisi keşfeder bunu, kimisi de daha kendisi ile tanışamamıştır. Bu hayat yolunda kendisini keşfedenler yetenekli bir birey olarak adlandırılırlar çevreleri tarafından. Şüphesiz takdir edilmesi gereken bir durumdur bu. Çünkü günümüzde, hayat denen bu yolda insanın kendiyle tanışması, kendi eğilimini bulabilmesi kolay bir durum değildir.
Belli bir yaştan sonra insan, ilk önce kendi hayatını kazanmak için, daha sonrada kazandığı hayatta güçlü kalabilmek için mücadele eder. Bu koşuşturma içerisinde de kendisini hep arka plana atar. Aslında insanın ruhu hep haykırır insana yaşama gelme nedeninin ne olduğunu. Kimisi o sesi dinler, kimisi de o sesi ya duymak istemez ya da kâle almaz. Bir insanın kendisine yapabileceği en kötü şey de budur zaten. En kötü mahkumlara bile verilen cezadan daha ağır bir cezadır insanın kendi iç sesini bastırması. Zaten zamanla kulaklar da o bağırtılara sağır oluverir. Kendisine uygun görülen kalıba ya uyum sağlamıştır ya da sağlamak zorunda kalmıştır.
Ne mutlu ahir ömründe kendi ışığından giden insanların az da olsa var olması. Ne büyük bir mutluluktur doğma amacıyla yüzleşmek. Daha hangi rüzgar yıkabilir ki artık o insanı? Daha hangi kalıp onu mutlu edebilir? Herkes tanışsa kendisiyle zaten bugün bu kadar mutsuz bireyler olmazdı çevremizde. İnsan kendisiyle konuşmaya bile korkar oldu ona emanet olan bu ruhla kaçamadan yaşıyor olmasına rağmen.
O ruh sana ödünç verildi. Elbet bir gün sahibine iade edeceksin. O güne kadar onu dinle ve ona iyi bak. Çünkü ondan başka bir sermayen olmayacak. Ve hala vaktin varken kendinle tanış dünyada seni olmadığın biri gibi davranmaya zorlayan herkese inat…
0 Yorumlar