Dünya'nın Tanıdığı Çift; Özlem Türeci ve Uğur Şahin

 

Yazar: Muharrem SABAK

     Belki de Covid-19 virüsü olmasaydı, bilime yaptıkları onca katkıya rağmen isimlerini hiç duyamaycağımız iki müthiş bilim insanı Özlem Türeci ve Uğur Şahin. Bilim etrafında şekillenen bir aşkın ve aşk ile yapılan işin bir sonucu olarak dünyaya isimlerini duyuran iki insan.
     Aslen Rize'nin Fındıklı köyünden olan baba Yurdanur Türeci, Almanya'ya göç etmiş ve orada bir Katolik Hastanesinde Cerrah olarak çalışmaya başlamıştır. Almanya'nın Aşağı Saksonya bölgesindeki Cloppenburg ilçesinde bir belediye olan Lastrup'ta 1967 yılında dünyaya gelen Özlem Türeci'nin tıp hayranlığı, kimi kaynaklara göre babasının çalıştığı hastanedeki hasta bakıcı rahibelerden ileri gelmiştir. Kendisinin daha önce Alman basına verdiği bir demeçte, bu mesleği seçmesinin arkasında yatan sebepleri "Doktor olarak çalışan babamdan etkilendiğimden genç bir kızken bile başka meslek hayal edemiyordum. Babamın muayenehanesi aile evimizdeydi. Çocukken hastalar arasında oynardık. Evimizde iş ve yaşam arasında kesin bir ayrım yoktu" sözleriyle anlatmıştı. Bu çok kültürlü bir ortamda büyümüş olan Türeci, lisans eğitimini Saarland Üniversitesi'nde tamamladı ve ardından Mainz Üniversitesi Hastanesi'nde modifiye edilmiş genetik kodlarla bağışıklık sistemini kansere karşı mücadele ettirmeyi hedefleyen çalışmalar yaptı. 
     Uğur Şahin ise 19 Eylül 1965'te Türkiye'nin Hatay'a bağlı İskenderun ilçesinde dünyaya geldi. 1969 yılında'da annesi ile birlikte Almanya'da Ford fabrikasında çalışan babasının yanına göç ettiler ve ailecek Köln'de yaşamaya başladılar. İlkokul ve lise öğreniminin ardından 1992 yılında da Köln Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Mesleğini o kadar seviyordu ki daha mezun olmadan 20 yaşında iken bir laboratuvarda çalışmaya başlamıştı. Mezuniyetinden hemen sonra 'Tümör Hücrelerinde İmmünoterapi' üzerine doktorasını yaptı. Şahin 90'larda önce Köln Üniversitesi Lösemi Bölümünde sonrasında  sekiz yıl boyunca Saarland Üniversitesi'nde Hematoloji-Onkoloji doktoru olarak halka hizmet verdi. Şahin ayrıca teknoloji ve tıbbın mükemmel bir çift olduğunu bilen birisi olarak bilgisayar teknolojisi ve bunun ilişkili veri işleme aygıtlarıyla kanseri bulma çalışmaları yaparak yani bu konuda verimi yüksek immünolojik yöntemler ve biyoenformatik yaklaşımlar kullanarak kanseri bulmada öncü olan Şahin, yeni kanser biyobelirteçlerini ve hedeflenen tedavi platformlarını kapsayan 70'ten fazla bağımsız patent başvurusunda bulunmuştur.
     Çalışmalarında da sık sık Türeci ile işbirliğinde bulunan Şahin, üniversite de tanıştığı Türeci ile 2001 yılında adını Türkçe ganimet sözcüğünden alan 'Ganymed' şirketini birlikte kurdular ve burada kansere karşı ortak çalışmalar yapmaya başladılar. Ardından çift 2002 yılında dünya evine girdiler. Ve bir çocuları bulunmaktadır. Gaynmed İlaç çalışmalarının amacını vücutta ortaya çıkan kanser hücresini vücudun otomatik olarak algılaması ve ona karşı savunma mekanizması geliştirmesi yada vücudu bu tehlikeye karşı savunması olarak özetleyebiliriz. Ganymed' de çalışmaları devam eden Şahin ve Türeci çifti, 2008 yılında Avusturyalı immünolog, onkolog Christoph Huber ve milyarder Strüngmann kardeşlerin desteğiyle BioNTech'i kurdular. Türeci daha çok Ganymed ile ilgilenirken Şahin ise çalışmalarına BioNTech'te ağırlık vermeye başladı. Ganymed'in 2016 yılında Japon bir firmaya 1.3 Milyar dolara satılmasıyla birlikte, bu satış Almanya'da sağlık alanındaki satışların en yükseği olarak rekor kırdı ve Türeci-Şahin çiftinin Almanya'daki en zenginler listesine girmesini sağladı.



     Bu satıştan sonra Özlem Türeci BioNTech'de 'Baş Tıbbi Sorumlu' olarak göreve başladı. Kurulduğu günden bu güne kadar insan vücudunun kendi antijenini üretmesini sağlamak için mRNA dediğimiz insanın genetik materyalini kullanarak bireyselleştirilmiş kanser immünoterapisi tedavi yöntemlerini geliştirmeye başladı. Amaç, bağışıklık sisteminin karşılık gelen bir reaksiyonunu tetikleyerek tümörlerin inhibisyonuna (baskılanmasına, durdurulmasına) veya gerilemesine yol açan genetik bilgi içeren haberci bir madde olan ribo nükleik asit'e (RNA) dayalı bir kanser aşısı geliştirmekti. Ekibiyle birlikte, özellikle her hastanın kanser mutasyon profiline göre ona özgü uyarlanmış mRNA bazlı aşıların geliştirilmesine öncülük eden Şahin aynı zamanda Mainz Johannes Gutenberg Üniversitesi Tıp Merkezi'ndeki Translasyonel Onkoloji ve Immünoloji Merkezi olan (TRON)'un 2010 yılından beri direktörlüğünü yapmaktadır. 2010'dan Eylül 2019'a kadar da direktörlüğünün yanı sıra TRON'un bilimsel genel müdürlüğünüde yürütmüştür. Kanser ve yüksek tıbbi gereksinimi olan diğer ciddi hastalıkların tedavisi için yeni teşhis ve ilaçların bulunmasını misyon edinen bir biyofarmasötik araştırma kuruluşu olan TRON'un kurucu ortağı ve hissedarı olan Şahin, aynı zamanda burada araştırma ve geliştirmeler için doktora öğrencilerine bilimsel danışmanlık yapmaktadır. 
     BioNTech'te çalışmalarını sürdüren çift, 2019'da Çin'de ortaya çıkan virüsün dünyaya dert olacağını öngörerek tüm çalışmalarını askıya alarak Covid-19 aşısı için kollarını sıvamış ve Amerikalı ilaç firması olan Pfizer ile anlaşmalı olarak ortak çalışmalara başlamışlardır. Ardından bir yıldan bile kısa bir süre de aşıyı geliştirmeyi başararak, aşının Sars-Cov2 virüsü üzerinde %90 etkili olduğu haberini 09.10.2020 tarihinde tüm dünyaya duyurmuşlardır. Ve aynı zamanda Avrupa'da onay alan ilk Covid-19 aşısı olma özelliğini de taşımaktadır. Şüphesiz ki bu başarının arkasında yatan sebep virüsün daha Çin'de ortaya çıkar çıkmaz, Şahin-Türeci çifti ve ekibinin hemen aşı çalışmalarına başlamış olmalarıdır.
     Alman bir kamu yayın kuruluşu olan DW'ye verdiği bir röportajda kendisine yöneltilen ''Eşiniz Türeci ile birlikte virüs ile ilgili gelişmelerde çok merkezi bir rol oynuyorsunuz, bu nasıl hissettiriyor?'' sorusuna cevaben Şahin şu açıklamalarda bulunmuştur. ''Tabiiki son derece odak noktasında yer alıyoruz, 20 yılı aşkın bir süredir yaptığımız şey bu. Bilimsel ve tıbbi zorluklarla başa çıkma şeklimiz bu. Ve tabii ki çok fazla ilgi olduğunu biliyoruz. Fakat yaptığımız şeyi şahsi olarak görmüyoruz sadece işimizin önemli olduğunu görüyoruz ve biz yalnız değiliz. Burada bir ekiple birlikte çalışıyoruz. ABD'de dünya standartlarında bir ortakla birlikte çalışmamızın yanı sıra pek çok şirketten o kadar çok destek alıyoruz ki kendimizi yalnız hissetmiyoruz. Böylece ekip olarak bu büyük zorluğun üstesinden gelebiliyoruz. Biz bilim insanları ve süper kahramanlarız (muhabir öyle nitelendirdiği için bu şekilde cevap veriyor). Bu sadece yaptığımız bilimin önemli olduğu anlamına geliyor. Ancak bilimi geliştirmede yalnız değiliz. Ve bu tek bir olay olarak değil, gerçekleşene kadar pek çok farklı bilim insanı tarafından araştırmaya yönelik yapılan yatırımlar olarak görülmeli.'' Açıklamalarında bulunan Şahin ayrıca aşı almaya gücü bulunmayan alt gelir grubu ülkeler içinde, onlarında bu aşıdan faydalanabilmeleri için dünya üzerinde birçok kurum, kuruluş ve devletlerle de görüşmeleri olduğunu sözlerine ekliyor.

     Özlem Türeci'nin Aldığı Ödüller:
         1995 Alman Hematoloji ve Onkoloji Derneği - Vincenz Czerny Ödülü   
         1997 Calogero Pagliarello - Araştırma Ödülü
         2005 Alman İmmünoloji Derneği - Georges Köhler Ödülü

     Uğur Şahin'in Aldığı Ödüller:
         2006 ve 2010 yıllarında Almanya Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı tarafından "GO-Bio Ödülü"
         Almanya Kanser Derneği tarafından her yıl verilen ve Almanca konuşulan ülkelerde klinik, çeviri ve deneysel kanser araştırmaları alanındaki olağanüstü başarıları onurlandırmak için verilen "Alman Kanser Ödülü" 2019 yılında Uğur Şahin'e verildi.

     Çiftin Birlikte Aldığı Ödüller:
         Uğur Şahin ve eşi Özlem Türeci'ye koronavirüs aşısını bir yıldan kısa sürede geliştirmelerinden dolayı, her yıl kayda değer etki yaratan kişileri "Yılın Kişisi" olarak seçen Londra merkezli Financial Times tarafından "2020 Yılın Kişisi" ödülü verildi.
          Aralık 2020'de Axel Springer SE tarafından "Covid-19'a karşı geliştirdikleri mRNA aşısı ve çalışmalarından” dolayı Uğur Şahin ve Özlem Türeci birlikte Onur Ödülü'ne layık görüldü.
         Ayrıca bir büyük ödülü de 19 Mart 2021 tarihinde Almanya Cumhurbaşkanı'ndan almaları beklenmektedir. Bir çok kaynakta yer alan bilgilere göre Almanya Cumhurbaşkanlığı Ofisi'nden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier tarafından 19 Mart'ta Bellevue Sarayı'nda düzenlenecek Başbakan Angela Merkel’in de katılacağı törende, Türk bilim insanı Özlem Türeci ile Uğur Şahin'e Almanya’nın "Yıldızlı Büyük Liyakat Nişanı" verilecek.
          Açıklamada, Türeci ve Şahin’in yeni tip corona virüs (Covid-19) salgınının önüne geçmesine katkı sağladıklarına işaret edilerek, "Onların mRNA teknolojileri alanında dünya çapında kabul edilen yetkinlikleri ve dur durak bilmez çabaları sayesinde çok kısa sürede Covid-19'a karşı bir aşı geliştirmeyi ve onaylanmasını başardılar" ifadeleri kullanıldı.

          Bilime ve insanlığa yapmış oldukları hizmetlerden ve katkılarından dolayı hem Sayın Dr. Özlem Türeci Hanım'a hem de sevgili eşi Sayın Prof. Dr. Uğur Şahin Bey'e trilyarlarca teşekkürü insanlık adına borç biliriz. İyi ki varsınız.

          Özellikle bu yaşanan olaylardan çıkarılacak o kadar güzel dersler var ki. Örneğin Almanya'da ki göçmenler hakkındaki tartışmalara en güzel cevap oldu. Birbirlerine ve mesleklerine aşık iki bilim insanının dünyaya nasıl umut olabileceğine güzel bir cevap oldu. Sadece erkeğin değil kadınında bu alanda dünyaya yön verebileceği çok güzel bir şekilde gösterilmiş oldu. Üstelik sadece zenginin değil yoksulunda düşünüldüğünü hissettirmek adına güzel şeyler oldu. Ve benim için şunu dile getirebilme fırsatı oldu. Benim doğduğum topraklarda doğan birisi bana doğru bir eğitim, doğru bir yönlendirme ile bizim dünyaya ve bilime neler armağan edebileceğimizi göstermiş oldu...




          Gökten üç elma düştü;
          Birisi yazanın başına,
          Birisi okuyanların başına,
          Birisi de Covid-19'un başına...


KAYNAKÇA

0 Yorumlar