Yazar: Furkan Göregen
Uzun yıllardır konuşulan ve
zamanla toplumsal bir yargı durumuna gelmiş klasiklerden söz etmek
istiyorum bu yazımda: “Matematikçi adamım ben! Ne anlarım edebiyattan?”,”Rock’çı
adamım abi, ne işim olur türk sanat müziğiyle?”, ”Bir insanın bir şeye yeteneği
olur, her şeyi yapamaz bir insan!”…
Tam da bu devrede,
herkesin cevabını gönül rahatlığı ile verebileceği soru devreye giriyor: “Gelişim ne ile başlar?”. Hepimizin üç aşağı beş yukarı cevabı Sevgi olacaktır. Gelişimin iki ana dinamosu şu şekilde
sıralanabilir:
1)
Sevgi
2)
İnanç
Küçük yaşlardan beri sanatı
fazlasıyla severim. Dolayısıyla sanatın içinde olduğu alanlar mercek alanım
içine girmeye başlamıştı zaman içerisinde parça parça. Resmin ve matematiğin
paçalarını sıvayarak başladım işe. Ortaokul yıllarımda, tiyatronun eteğindeki
pınardan karakter analizlerini ufaktan toplamaya başladım. Lise dönemim
edebiyat ve müzik hasatlarının olduğu zamana denk geldi. O dönemde iyi hasat
topladım diyebilirim. Sanatın hamuruyla yoğrulduk bir kere, artık istediğimiz
şekli verebiliriz. Temelimizde açgözlülük yatıyor. Verdiğimiz
şekiller, çıkarttığımız ürünler bununla bitecek miydi? Tabi ki hayır! Yaptıkça
yapasım, şekillerden şekillere giresim geldi. Sevdikçe inanası, inandıkça
başarası, başardıkça daha da sevesi geliyor insanın. Üniversite yıllarıma
geldiğimde mühendislik ve algoritmanın mantık okyanusunda buldum kendimi. Öyle
bir okyanus ki, yüz yüzebildiğin kadar, bin gemine açıldıkça açıl, bitmek
bilmiyor! Ama suyu o kadar tatlı ki bu okyanusun, havası o kadar temiz ve
canlıları o kadar sanatsal ve çeşitli ki, ayrılasım gelmiyor. “İşte!” dedim, “Şimdi
sonsuzluğun eşsiz dalgalarında sessiz sedasız kaybolabilirim!”. Aldım bugüne
kadar biriktirdiğim erzaklarımı, attım gemime, açıldım sonsuzluğa doğru.
Sözün özü, sev! Sev, çünkü sevmek en kolay. Sevince ve inanınca bambaşka bu dünya! Sevdiğin ve inandığın kadar var hissedeceksin kendini. İnan! Ve durma, icraate geç! İnancını yeteneklerine göre filtreleme, yeteneklerini inancına göre uzat!
1 Yorumlar
Sevmek güzeldir.. Her bir parçanın yıkımı ve tekrar gelişimidir de. Ama zaman geçtikçe insan şunu da farkeder; İnsan kendini sevdikçe egoist de olur. Bu yüzden daha çok, sevmemeli "belki" de insan kendini; "Kendini tanımalı" ve sonra kendi değerini ve insanlığın değerini de böylelikle kavrayabilir, sevgiyi yeşertebilir "belki" de. 😊 Devam..
YanıtlaSil