BİR BUÇUK

                                                                                                       

                                                                    Yazar: İbrahim Karaca - Furkan Göregen

                      Bir sağına bir de soluna baktı. Sonra sağ bacağının, sol bacağından neden kısa olduğunu tekrar düşündü. Gar sessizdi, her zaman ki gibi. Her zaman ki gibi  gecikmişti tren, beş buçuk altı adım ilerde bir kedi dolaşıyordu. Gar kedisiydi galiba, her seferinde onunla karşılaşıyordu. Her seferinde beş buçuk altı adım ilerisinde beliriyordu, sonra trenin sesi duyuluyordu. Gene onu ürkütüyordu oturduğu yerden. Dedesine gidiyordu, sağ bacağının kısalığı dedesinden geliyordu. Bebekken bacağına basmıştı sağ bacağına, gözleri iyi görmüyordu yıllar önce geçirmiş olduğu trafik kazasından dolayı. Bu da sağ bacağına yansıyordu kendini bildi bileli. Sonra kapısı açıldı trenin, kedi kayboldu. Bir, bir buçuk, iki buçuk, üç adımda basamaklara ulaştı çocuk. Hep geride kalıyordu arkadaşlarından. Çünkü hep bir yarım basıyordu, adımlarından biri hep yarımdı, kapı kapandı. Acı bir ses yankılandı kulaklarında, sonra çuf çuf çuf tren hiç böyle ses çıkarmıyordu aslında. 
                       Bir sesle irkildi kafasını yasladığı yerden. Galiba seslenen Arif'ti. Arif, onun en yakın arkadaşı. Tanıştıkları ilk günden beri daima yanında olan, hayattaki tek dostu. İlkokul zamanında tanışmıştı Arif'le. Tanışır tanışmaz kaynaşmışlardı. Herkes günün sabahında okul servisinden çıkar çıkmaz koşarak sınıfına giderken Arif okulun giriş kapısında beklerdi onu. Ona sınıfa kadar eşlik ederdi. Derste hoca bir soru yazdırdığında, Arif'ten destek alır, beraber kalkalardı tahtaya. Arkadaşının uzağı görme sorununu bildiği için hocasından rica etmiş, sıra arkadaşı olmuştu ona ilerleyen zamanlarda Arif. Hoca yazıyor, Arif kağıdına geçiriyor, o da Arif'ten bakarak ilgili dersin notlarını kendi kağıdına geçiriyordu. Bugüne kadar bir kez dahi olsun şikayet dahi etmemişti arkadaşından Arif. Ne yaptılarsa, "Anca beraber, kanca beraber" diyerek ilan etmişlerdi dostluklarını tüm dünyaya. Uyku sersemi bir haldeyken, Arif "Hadi gelmiyor musun? Herkes seni bekliyor!" diyerek yeniden seslendi ona. "Hiç kaçırır mıyım?" dedi ve gözünü hızlı hızlı ovuşturarak çıktı locasından...  devamı >>






























                     

0 Yorumlar